Tasarımcı Olmak İçin Yetenek Mi, Deneyim Mi?
Tasarımcı olmak kolay değil, hele moda tasarımcısı olmak?
Hiç değil. Masa başından kalkmadan geçen uykusuz geceler, binlerce kez yapılıp sonra atılan çizimler, saatlerce dikiş yapmaktan şaşılaşmış gözler…
Gittikçe kalabalıklaşan bu sektörde tasarımları oluşturmak marka yaratmak yetmiyor, kalabalıktan sıyrılmak da bir hayli zor.
Bu zorlu süreçte ünlü birinin ününü ve gücünü kullanarak bir marka kurup onları ezip geçmesini görmekse en zoru.

Moda tasarımcısı olmanın formülünde yetenek, istikrarlı çalışma ve büyük oranda sabır bulunur.
Gerek eğitimini almış olsunlar, gerekse alaylı başlamış; moda tasarımcıları bu işin ne kadar meşakkatli olduğunu bilir.
Bir tasarımın ilk çiziminden kalıp oluşturmasına, kumaş seçiminden üretimine oldukça ayrıntılı ve yoğun bir süreç geçerken ortaya çıkan sonucun ne kadar satış yapacağı da belli olmuyor.
İstanbul Moda Akademisi’nde eğitmen olarak çalışan Fatoş Özen’e sorduğumuzda, eğitimin ne kadar elzem olduğunun altını çiziyor:
“Bir tasarımcının, tuşesine dokunmadan uzaktan gördüğünde bile kumaşın çizdiği tasarıma uyup uyamayacağını, dokunun o tasarımın hikayesine uygun olup olmayacağını bilmesi gerekiyor. Hatta kumaşın pamuktan, tarladan bitmiş ürüne kadar olan sürecine de hâkim olması için bu eğitimi almasının şart olduğunu düşünüyorum.”
Fatoş ÖZEN
Moda sektörünün finans sektöründen gelen biriyle pazarlama sektöründen gelen birine kadar birçok kişiyi kucaklayan bir sektör olmasını anlatırken tasarım için eğitim, çizim teknikleri ve kendini geliştirmenin önemini vurgulayan Özen’e göre bu üç özellik olmazsa olmaz.
Bir sanat dalı sayılabilmesine rağmen herhangi bir sanat dalına kıyasla çok daha kâr odaklı olan moda sektöründe var olmak için yetenek ve çalışma tek başına yeterli değil.
Prospect’in 2019’da yaptığı araştırma, İngiltere’deki moda tasarımı mezunlarının sadece yüzde 85’inin istihdam sahibi olduğunu raporlarken, bunlardan sadece yüzde 54’ünün tasarım alanında çalıştığını belirtiyor.
Çoğu tasarımcı para kazanabilmek adına yeteneklerini törpülüyor, satış odaklı parçalar yaratmak zorunda kalıyor.
Bunun yanı sıra, sektördeki rekabet ve tekelleşme de kariyerlerine yeni başlayan birçok tasarımcı için yararlı olmuyor.
Birçok yetenekli ve gelecek vaat eden tasarımcı, gerek bütçesizlikten gerek rekabetin yüksekliğinden bu oldukça kalabalık pazarda tutunamıyor ve hayallerine veda ediyor.
Tam bu sırada, moda tasarımı deneyimi veya eğitimi olmayan ünlü bir ismin bir marka kurduğunu veya kreatif direktör olarak atandığını gören tasarımcılar için bu durum hayli sinir bozucu olabiliyor.
Özen’in belirttiği gibi eğitimi, deneyimi ve trendleri takip etme alışkanlığı olmayan, sadece kapital ve ün ile moda sektörüne adım atmış isimlerin markaları kalıcı olmasa da, yine de birçok kişinin hevesini kırdığı reddedilemez.